Bu Blogda Ara

22 Haziran 2012 Cuma

Yunuslarla yüzmek & 25.doğum günüm

21 haziran benim doğum günüm. Fakat kutlamalar 3 gün 3 gece sürdü. İlk gün bu saate sahip oldum aldığım güzel hediyelerden biriydi.

2. gün daha öncede bahsettiğim Levent marinada şık bir yemek yedik ve dondurmalı irmik helvasının başında kavga ettik :) Bu lezzet kapışılır ama ya çok seviyorum ben. Gecenin sonunda limonlu cheesecake eşliğinde mum üfledik.


Asıl gün olan 21 Haziran günü, en uzun gün olması itibariyle yapılacak çok şey var tabii.



 Ben yunuslarla yüzmeyi seçtim. Uzun süredir hayal ediyordum zaten ama hayal etmek yetmiyor tabii. Kuşadası'nda Adaland'e gittik canım kardeşim G.Ç. ve can yoldaşım Ş.D de benimleydi. Sağolsunlar. Tatil dönemi olmasından hiç bir doğum günümde tüm sevdiklerimi bir araya toplayamadım o yüzden bu sene hiç öyle bir çabaya girmedim.


Saat 1 gibi giriş yaptık Adaland'e. Neyse ki muhteşem zamanlamaymış ki son yunuslarla yüzme biletini ben aldım :) saat 16:15 e randevu verdiler ama zaman geçmek bilmedi. Bide bu aquapark olaında merdivenler beni öldürüyor. Çok çok yoruldum. Biraz heyecan yaptım ilk başta çünkü ben tek başıma yüzeceğimi sanmıştım ama benim gibi başka insanlar da gelmiş bu güzel yunuscuklarla yüzmeye. Vaktinden önce dolphinparktaydık. Can yeleklerimizi giydik ve öncelikle kısa süreli bir eğitim aldık, çok sevimli 2 antrenör bize ingilizce olarak anlattı nasıl davranıcağımızı. İngilizce bilmeyenler dert etmesin çünkü vücut dili bile yeterli olabilirdi.



Yunuslar bize kısa gösteriler yaptı. Onları besledik, sarıldık, yüzgeçlerine tutunup sörf yaptık hatta öpüştük. Çok eğlenceliydi.



Günde 12 kez deri değiştirirmiş yunuslar bu yüzden onlara dokunmamaız onların da hoşuna gidiyormuş. Parmaklarımızı piyano gibi oynattığımız zaman yunuslar bize şarkı söylediler. Yunuslarla yüzmenin otistik ve down sendromlu çocukların eğitimde kullanıldığını duymuştum daha önce. Kesinlikle faydalı olabileceğini düşünüyorum çünkü insanı psikolojik olarak çok rahatlatıyor. Ben çok mutlu oldum şahsen. Denemeye değer derim.

Son pastamızı da evde kestik ve afiyetle yedik :)


 Birde Aslı'nın yolladığı bu çiçekler var onlarıda unutmayalım. Sağolsun.


İşte bu doğum günüm böyle geçti :)


5 Haziran 2012 Salı

Gelecek gelsin

Her zaman gelecek kaygısı denen şeyi yaşamışımdır. Küçükken bile büyüyünce ne olucam? kimle evlenicem vs diye düşünürdüm. Çok küçükken diş doktoru olmak isterdim hep. Hiçbir zaman diş doktoru fobim olmadı. Daha çocukken bile annem babam olmadan giderdim muayene kendim. Çok özenirdim o aletleri kullanmaya. Duvarda asılı diplomalar sertifikalar içimde fırtınalar estirirdi ki annemler potasyumumu eksik koymuşlar maalesef sayısal zekâya sahip bir insan olmadığım henüz ilkokuldayken deşifre oldu. Her matematik dersine ağlayarak giden ben, binbir hocadan alınmış özel matematik dersiyle bir ilerleme gösterememiş, son geceye bırakılmış ödevlerimi de anneme babama devrederek lise 1e kadar süren bu çileden kurtuldum ve dil seçtim.

4.sınıfta karar vermiştim ingilizce öğretmeni olmaya. Taaaa o zamanlardan sakladığım course booklarım var öğretmen olunca kullanırım diye. Pinti bir insanda değilim ki kesinlikle cimrilikten saklanmamıştır onlar çünkü alanım dışında hiçbir kitaba (ders kitabı) sahip değilim. Liseye başlamadan aldığım bir kitap var mesela adı oyunlarla dil öğretimi! Dikkatinizi çekerim dil öğrenimi değil! Öğretimi! Neyin derdindesin ya sen yaşasana çocukluğunu! Yok, hep böyle kaygılıydım ki artık bu kaygı yerini paniğe bıraktı. Neyse ki hedeflerim doğrultusunda ilerliyorum ama yaşımın 25e merdiven dayamış olması beni üzüyor. Artık doğum günlerim için sevinmiyorum çünkü içim rahat değil bu lanet olası gelecek kaygısından. Gelecek diye adlandırdığımız şeyin benim için artık gelmiş olması gerekirdi diye düşünüyorum. Küçükken 18 yaşında olmak bile o kadar uzaktı ki üniversite 3. Sınıfta evlenmeyi planlardım. 2. Üniversitemin 3. yılında olduğum ve hala bekâr olduğum göz önünde bulundurulursa bu kaygılar planlar falan hep boş. Ama yapamıyorum işte. Düşünmeden edemiyorum. Planlamadan duramıyorum. Üstelik artık çok sınırlayıcı belirleyici çizgilerimde var. Uçsuz bucaksız hayallere veda edeli çok oldu. Şimdi sadece eyvah az kaldı artık asla başa dönemem gençlik elden gidiyor 40ımda mı doğurucam ben sözleri yankılanıyor beynimde! Hala hangi şehirde kimlerle yaşayacağımı bilemesem de en azından kiminle nerde yaşamayacağımı biliyorum buda bir teselli benim için. Mesela şimdilerde yeni bir eve taşınmak istiyorum sonra aman şurada kaldı bir sene, zaten bu şehirden gideceğim devlet baba nereye atarsa diyorum. Sonra ne tayini ya manyak mısın? özelde çalışırım diyorum. Ay belki evleneceğim adam burada yaşamaz alır beni götürür vazgeç diyorum. İşte böyle hala kendi kendime konuşuyorum.
Mesleğim ne? Nerde çalışıyorum? Kimle evliyim? Kızım mı var? Hangi şehirde yaşıyoruz? Hala bir köpeğim yok mu? Susmuyor beynim beklemekten de sıkıldım gelcekse gelsin artık şu gelecek bende büyünce ne olcam öğreneyim yeter!!!